Günümüzde bir kişi hakkında bilgi sahip olmak istediğimizde öncelikle adını “google”larız. Özellikle Google, Yahoo gibi arama motorlarından kişilere ait verilere, kişilerin yıllar öncesine ait bilgilerine, fotoğraflarına, paylaşımlarına internet dünyasının tüm kullanıcıları kolaylıkla ulaşılabilmektedir. Bu kolaylıkla birlikte, internetteki kişinin şeref ve haysiyetine yönelik saldırılar, saldırının kolaylığı, yıllarca orada kalması, saniyeler içerisinde milyonlarca kişi tarafından ulaşılabilmesi gibi sonuçlar kişinin internetin bu etkisinden kurtulması, istediği bilgilerin internetten silinmesini istemeyebilmesi için yeni bir koruma ve güvence ihtiyacını doğurmaktadır. Şeref ve itibarın korunması ve ifade özgürlüğü arasında kurulması gereken bu dengede unutulma hakkı ortaya çıkmaktadır.
Unutulma hakkı, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Google İspanya Kararı (1) ile önem kazanmıştır. Bu karar ile, Google gibi arama motoru işletmecilerinin, belirli bir süre sonra mevcut bağlantıları silerek kişilerin unutulmalarına imkan tanıması gerektiği sonucuna varılmış ve kişilere ait bilgilerin orijinal hali web sitelerinde hukuka uygun şekilde yayınlansa bile arama motoru işletmecilerine bu bilgileri içeren web sitelerine ilişkin bağlantıları arama sonuçlarından kaldırma yükümlülüğü getirilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu konuyla ilgili olarak henüz verdiği bir karar bulunmamaktadır. Ancak Delfi A: v. Estonya Kararı Mahkemenin olaya yaklaşı açısından önem taşımaktadır: Mahkeme Kararında öncelikle internette kullanıcılar tarafından gerçekleştirilen anlatım faaliyetinin, ifade özgürlüğünün kullanılması bakımından emsalsiz bir platform olduğunu kaydetmiştir. Mahkeme bu nedenle, ifade özgürlüğünün kullanılması bağlamında internetin önemli yararlar sağlayabileceğini kabul etmekle birlikte, ilke olarak karalayıcı ya da diğer hukuka aykırı söylemlere yönelik yükümlülüğün sürdürülmesi ve kişilik haklarının ihlaline yönelik etkin bir hukuk yolu teşkil etmesi gerektiği kanısındadır. Mahkeme Kararda; özellikle özel hayata saygı hakkı olmak üzere insan hak ve özgürlüklerinin kullanılmasına yönelik olarak internetteki içerik ve iletişimin doğurduğu zarar riski elbette basının doğurduğu zarar riskinden daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, internetin “halkın habere erişiminin arttırılması ve genel olarak bilginin yayılmasının kolaylaştırılması” konusundaki “önemli rolünü” kabul etmekle birlikte, internetteki içerik ve iletişimin ortaya çıkardığı zarar riskini de önemsemektedir. Bu tespitler Mahkemenin unutulma hakkına yakın olduğunu göstermektedir.
Mevzuatımızda henüz açıkça yer almayan unutulma hakkı, Anayasa Mahkemesi ve yargı organlarınca kabul edilen bir insan hakkı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.06.2015 tarih ve 2014/4-56 E- 2015/1679 K. Sayılı Kararı, unutulma hakkının üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlenmesini isteme hakkı olarak tanımlaması ile önem taşımaktadır.
İnternet haber arşivinde bulunan bir haberin içeriğinin yayından kaldırılması talebi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi 03.03.2016 tarih ve 2013/5653 Başvuru nolu Kararında, unutulma hakkının nasıl ele alınması gerektiğini ortaya koymuş ve haberlerin kişinin Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan şeref ve itibarın korunması hakkını ihlal ettiği sonucuna varmıştır. Söz konusu Kararda belirtildiği üzere, internet haberciliği ile birlikte unutulmanın zor olduğu günümüzde anılan dengenin tekrar kurulabilmesi şeref ve itibar yönünden bireylerin unutulma hakkının kabul edilmesi ile mümkün olabilir. Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve ödevleri” başlığı altında düzenlenen 5.maddesinde, “insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” ifadesi ile Devlete pozitif bir yükümlülük yüklenmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu yükümlülük kapsamında Anayasa’nın 17.maddesinde düzenlenen kişinin manevi bütünlüğü bağlamında şeref ve itibarının korunması hakkı ve Anayasa’nın 20. maddesinin 3. fıkrasında güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının birlikte düşünüldüğünde, devletin, bireye geçmişte yaşadıklarının başkaları tarafından öğrenilmesi engellenerek “yeni bir sayfa açma” olanağını verme hususunda bir sorumluluğu olduğu sonucuna varmıştır. Bunun yanı sıra Kararda belirtildiği üzere, basın özgürlüğü kapsamında unutulma hakkının internet gazete arşivlerindeki her türlü haber yönünden uygulanmasını beklemek mümkün değildir. Bir internet haberinin, unutulma hakkı kapsamında internetten çıkarılabilmesi için yayının içeriği, yayında kaldığı süre, güncelliğini yitirme, tarihsel bir veri olarak kabul edilmeme, kamu yararına katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği), habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı, haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların her somut olay açısından incelenmesi gerekmektedir. Böylece, Anayasa Mahkemesi unutulma hakkının nasıl ele alınması gerektiğine ilişkin kriterleri belirlemiştir.
Yargıtay’ın bu konudaki Kararlarını incelediğimizde Yargıtay 19. Ceza Dairesinin verdiği kararlarda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yukarıda bahsettiğimiz kararına atıf yapıldığını ve unutulma hakkı kapsamında gerekli şartların oluşması halinde, internet arşivinde yer alan ve kişilik haklarını ihlal eden internet yayınlarının erişime engellenmesinin mümkün olabileceğini kabul ettiğini görmekteyiz. Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin, 05.06.2017 tarih ve 2016/15510 E., 2017/5325 K. Sayılı Kararıyla, bir internet sitesinde yer alan haberin güncellik değerini yitirdiği, dolayısıyla haberin o tarihte “gerçeklik ve doğruluk” kriterlerini karşılamasının artık bir önemi kalmadığı, adı geçen habere istenildiği zaman ulaşılmasının, toplum açısından yanlış algılamaya yol açabileceği, haberin yayında kalmasının toplumun ilerlemesi, gelişmesi için bir katkı sağlamayacağı, kamu yararına toplum hafızasında yer etmesi gibi bir etkisinin olmadığı, haberin içeriğini oluşturan kişilerin toplumu temsil ve topluma hizmet etme gayesiyle secilmiş veya atanmış siyasilerden olmadığı gibi, topluma kendini anlatma ve toplumu aydınlatma gayesiyle eser veren sanatçılardan veya aydınlardan da olmaması nedeniyle suç geçmişlerine dair bilgilerin kamuyu ilgilendirmediği belirtilerek unutulma hakkının ifade ve basın özgürlüğüne üstün tutulduğu görülmektedir. Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 11.11.2019 tarih ve 2019/31517 E-2019/14002 K. Sayılı Kararında basın özgürlüğü ile açıklamalar yapılmış ve erişimin engellenmesi talep edilen haberin, toplum açısından güncelliğini ve kamuoyu ilgisini yitirmediği, bu haliyle yayınlanmaya devam eden haberin kişilik haklarını ihlal etmediği internet yayınlarının internet arşivinde kolaylıkla ulaşılabilir kılınması için gerekli haber ve bilgilendirme değerinin devam ettiği, bu bağlamda “unutulma hakkı” kapsamında değerlendirilmeyi zorunlu kılacak şartların oluşmadığı, dolayısıyla mahkemece verilen erişimin engellenmesi talebinin reddine dair kararın yerinde olduğu, basın özgürlüğü ile kişilik hakkı arasında kurulması gereken dengenin ölçülü bir şekilde kurulduğu sonucuna varılmıştır.
Unutulma hakkının sağlanabilmesi için şu an hukukumuzda bulunan yöntemleri, “kişisel verilerin silinmesini talep etme” ve “içeriğin yayından çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi” şeklinde sıralamak mümkündür.
Anayasa’nın 20. maddesinin 3.fıkrasına göre, “Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar.” Bu düzenleme ile kişilere, kişisel verilerinin silinmesini talep etme hakkı tanınmaktadır.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 11/1-e bendine göre, 7 nci maddede öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Kanunun 7. maddesinde ise kişisel verilerin yok edilmesi, silinmesi veya anonim hale getirilmesi düzenlenmiş olup, söz konusu maddeye göre, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması halinde kişisel veriler re’sen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hale getirilir.
Yine Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi Hakkında Yönetmelik’in 8. maddesinde kişisel verilerin silinmesi işlemi, kişisel verilerin ilgili kullanıcılar için hiçbir şekilde erişilemez ve tekrar kullanılamaz hale getirilmesi olarak tanımlanmış ve veri sorumluları silinen kişisel verilerin ilgili kullanıcılar için erişilmez ve tekrar kullanılamaz olması için gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almakla yükümlü kılınmıştır. Kişisel veriler re’sen silinebileceği gibi, kişinin talebi üzerine de silinebilir. Söz konusu Yönetmeliğe göre, ilgili kişi, Kanunun 11. ve 13. maddelerine istinaden veri sorumlusuna başvurarak kendisine ait kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini talep ettiğinde; kişisel verileri işleme şartlarının tamamı ortadan kalkmışsa; veri sorumlusu talebe konu kişisel verileri siler, yok eder veya anonim hale getirir. Veri sorumlusu, ilgili kişinin talebini en geç otuz gün içinde sonuçlandırır ve ilgili kişiye bilgi verir. Kişisel verileri işleme şartlarının tamamı ortadan kalkmış ve talebe konu olan kişisel verileri üçüncü kişilere aktarılmışsa veri sorumlusu bu durumu üçüncü kişiye bildirir; üçüncü kişi nezdinde bu Yönetmelik kapsamında gerekli işlemlerin yapılmasını temin eder. Kişisel verileri işleme şartlarının tamamı ortadan kalkmamışsa, bu talep veri sorumlusunca Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca gerekçesi açıklanarak reddedilebilir ve ret cevabı ilgili kişiye en geç otuz gün içinde yazılı olarak ya da elektronik ortamda bildirilir. (Yönetmelik m.12)
Kişisel verilerin silinmesi imkanı tanıyan ve bu sürecin nasıl gerçekleştirileceğini ortaya koyan bu düzenlemelerin yanı sıra, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kişiler için cezai sorumluluk da öngörülmüştür. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 17/2. fıkrasına göre, Bu Kanunun 7. maddesi hükmüne aykırı olarak; kişisel verileri silmeyen veya anonim hale getirmeyenler 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 138. maddesine göre cezalandırılır. TCK’nun 138. maddesinde ise, Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde “bir yıldan iki yıla kadar hapis” cezası öngörülmüştür. Suçun konusunun Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre ortadan kaldırılması veya yok edilmesi gereken veri olması halinde ise verilecek ceza bir kat artırılacaktır. Ayrıca TCK’nun 139. maddesine göre, bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmayıp, re’sen yapılacaktır.
Bu düzenlemelerin yanı sıra 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 9. maddesine göre, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hakimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini isteyebilir. Bu maddenin uygulanabilmesi için, internet ortamında yapılan bir yayının olması, yapılan yayının içeriği nedeniyle, gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların kişilik haklarının ihlal edilmesi gerekir. Yapılacak başvuruda URL/Alan Adı/IP adresini/adreslerinin açıkça belirtilmesi ve sayfaların çıktılarının örneğinin sunulması faydalı olacaktır. Söz konusu maddeye göre, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcı tarafından en geç 24 saat içinde cevaplandırılır. Bu konuyla ilgili doğrudan sulh ceza hakimine başvurması halinde hakim “içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişimin engellenmesine” karar verebilir. Hakim yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL,vb.şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle karar verir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Hakim bu kararını en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlamaktadır. Hakim bu kararını direk Erişim Sağlayıcıları Birliğine göndermektedir. Bu karara karşı itiraz mümkündür. Birlik tarafından kararın gereği derhal, ilgili içerik ve yer sağlayıcılar ile erişim sağlayıcı tarafından da en geç 4 saat içinde kararın gereği yerine getirilir. Eğer bu yayın başka internet adreslerinde de yayınlanıyor ise ilgili kişi tarafından Erişim Sağlayıcılar Birliğine müracaat edilmesi halinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır. Erişim Sağlayıcılar Birliği’ne ıslak imzalı dilekçe veya güvenli elektronik imzalı dilekçe ile başvurmak mümkündür. Bu talep Erişim Sağlayıcıları Birliğinin vatandas@esb.org.tr adresine gönderilmektedir.
29.07.2020 tarih ve 7253 sayılı Kanun ile maddeye eklenen 10. Fıkra ile, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talep etmesi durumunda hakim tarafından başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebileceği, Kararda, Birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağının gösterileceği belirtilmiştir. Maddenin Gerekçesinde belirtildiği üzere, maddeye eklenen onuncu fıkra ile, kişilik haklarının daha etkin korunması amaçlanmıştır. Kişilik haklarının ihlaline konu olan içerikler veya bağlantıları arama motorları tarafından listelenmekte ve kullanıcıların bu içeriklere erişimine kolaylık sağlanmaktadır. Yetkili makamlarca erişimin engellenmesine karar verilip bu karar uygulanmasına rağmen arama motorları listelerinde bu içerikle hakkı ihlal edilen kişilerin ilişkilendirilmesi devam ettiğinden mağduriyet tam anlamıyla giderilmemektedir. Bu düzenlemeyle, 9.madde uyarınca kişilik haklarının ihlali durumunda verilen içeriğin çıkarılması ve /veya erişimin engellenmesi kararlarının yanı sıra kişilik haklarını ihlal edici içerikler ile başvurucunun adının ilişkilendirilmemesi kararı verilmesine imkan sağlamaktadır. Böylece, arama motorları tarafından başvurucunun adı ile ihlale konu içeriğin ilişkilendirilmemesi sağlanarak kişilik haklarının daha etkin korunması sağlanacaktır. Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen “içerik, yer ve erişim sağlayıcıların sorumluları”, beş yüz günden üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür.
Böylece eklenen bu madde ile kişiler arama motorlarından da ilgili haberlerin isimleriyile ilişkilendirilmemesini talep edebilmektedirler. Söz konusu düzenlemeden önce, kişilerin ad ve soyadı ile aram motorları üzerinden yapılan aramalarda çıkan sonuçların indeksten çıkarılması konusunda taleplerin çok artması üzerine Kişisel Verileri Koruma Kurulu 23.06.2020 tarih ve 2020/481 sayılı Kararı ile, kişilerin ad ve soyadı ile arama motorları üzerinden yapılan aramalarda çıkan sonuçların indeksten çıkarılmasına yönelik taleplerinin değerlendirmiş ve unutulma hakkı kapsamında kişilerin bu taleplerini olumlu yönde kabul etmiştir.Kişilerin unutulma hakkı kapsamında ad ve soyadları üzerinden arama motorlarından yapılan aramalarda çıkan sonuçların indeksten çıkarılmasına yönelik taleplerinin ne şekilde ele alınacağı hususunda Kurul değerlendirme yapmış ve şu sonuçlara varmıştır:
Kurul, Kişilerin Ad ve Soyadları ile Arama Motorları Üzerinde Yapılan Aramalarda Çıkan Sonuçların Indeksten Çıkarılmasına İlişkin Değerlendirmede Dikkate Alınacak Kriterleri şu şekilde sıralamaktadır: kişinin kamusal yaşamda oynadığı rol (Kamu yararı), çocuk olması (çocuğun üstün yararı), bilginin içeriğinin doğru olması, bilginin çalışma hayatı ile ilgili olması, bilginin ilgili kişi hakkında hakaret, onur kırıcı, iftira niteliği taşıması, özel nitelikli kişisel veri niteliği taşıması, bilginin güncel olmaması, bilginin önyargıya sebep olması, bilginin kişi açısından risk doğurması, bilginin kişi tarafından yayımlanması, gazetecilik faaliyeti kapsamında işlenen veri, ilgili kişiye ilişkin bilgilerin yayımlanmasında yasal bir zorunluluk olması, bilginin ceza gerektiren bir suçla ilgili olması.
Kişisel Verileri Koruma Kurumunun internet sayfasında “İlgili Kişi Şikayet Bildirimi” butonu tıklanarak E- Devlet şifresi ile şikayet modülüne giriş yapılarak şikayet başvurusunda bulunabilinmektedir. Şu hususu hatırlamak gerekir ki, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 13’üncü maddesinin (1) numaralı ve 14’üncü maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince Kuruma başvurmadan önce veri sorumlusuna başvuru yapılması yasal bir zorunluluktur. Veri sorumlusuna başvuru yapılmadan Kuruma intikal eden şikayetler incelemeye alınamamaktadır. Veri sorumlusu tarafından başvurunun reddedilmesi, verilen cevabın yetersiz bulunması veya 30 gün içinde başvuruya cevap verilmemesi hallerinde, ilgili kişi veri sorumlusunun cevabının öğrenildiği tarihten itibaren 30 ve her halde başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde Kurula şikayette bulunulabilir. Bu kapsamda, yasal sürelere itibar edilmeden yapılan şikayet başvurusu Kurum tarafından değerlendirmeye alınmayacaktır. 6698 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca; veri sorumlusu başvuruda yer alan talepleri, talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandırır. Bu kapsamda, Kuruma şikayette bulunulabilmesi için veri sorumlusuna tanınan 30 günlük cevap verme süresinin beklenmesi gerekmektedir. Veri sorumlusu 30 günlük yasal süre içinde başvuruya herhangi bir cevap vermemiş ise şikayet oluşturulmaya devam edilebilir.
En yaygın arama motoru olan Google konu ile ilgili açıklamasında ; Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 13.05.2014 tarihli Kararına atıf yaparak, bundan yararlanılabilmesi için, gösterilen sonuçların yetersiz, alakasız veya lüzumsuz olmaları ya da artık alakalı olmamaları gerektiğini belirtmekte, her bir isteği tek tek değerlendirdiklerini, bireyin kendi kişisel verilerini denetleme hakkı ile kamunun bilme ve bilgi dağıtma hakkı arasındaki dengeyi sağlamaları gerektiğini belirtmekte ve kaldırma istekleri için kişisel bilgileri kaldırmak için talep formunun doldurulmasını istemektedir. Bu formda kişinin bilgileri, kaldırılması talep edilen kişisel bilgiler ve konumu sorulmaktadır. Talepleri değerlendirirken, sonuçların özel hayatla ilgili zamanaşımına uğramış bilgi içerip içermediğine, bilgilerin arama sonuçlarında kalmasında bir kamu yararı olup olmadığına bakarak değerlendirdikleri belirtilmektedir. Ayrıca Google, arama motorlarından silmenin doğrudan web sitelerinden kaldırılmasını sağlamayacağı, içeriğin kaldırılması için söz konusu içeriğin yayınlandığı siteden talepte bulunulması gerektiği ortaya konulmuştur.
Google Şeffaflık Raporunu incelediğimizde, Google, bir protesto sırasında bıçaklanan siyasi bir eylemcinin yaşadığı olayı; 10 yıl önce ufak bir suçtan mahkum olmuş bir öğretmenin mahkumiyetini; bir kanın kendi adının da geçtiği, kocasının cinayetini, bir tecavüz mağdurunun yaşadılarını; kişinin kendi yayınladığı bir resmin alınıp yeniden yayınlanmasını konu alan arama sonuçlarının kaldırılmasına karar vermiştir. Üst düzey bir devlet memurunun onlarca yıl önceki bir mahkumiyetini; tanınmış bir iş adamının bir gazeteye karşı olan davasını; çocuk pornografisi bulundurmaktan mahkum olmuş bir rahibin aldığı cezayı ve kiliseden atılmasını ya da bir doktorun başarısız bir müdahalesini konu alan makalelerin kaldırılması talepleri, Google tarafında reddedilmiştir.
Tüm bu açıklamalar çerçevesinde, ad ve soyadları ile arama motorlarında yapılan aramalardan haklarında çıkan sonuçların kaldırılması için kişilerin, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çerçevesinde silinmesini talep etmeleri veya İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun çerçevesinde “içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişimin engellenmesi” yoluna başvurarak adının karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilmesini talep etme imkanı bulunmaktadır. Böylece, kişiler yıllarca internette hakların kalan istemedikleri bilgilerden kurtulabilmekte, hayatlarında yeni bir sayfa açma imkanı yakalamakta, unutulma haklarını kullanabilmektedirler.
(1) Karar için bkz: https://abgm.adalet.gov.tr/abadaletdivani/belgeler/karar_13.pdf
(2)Karar için bkz: https://hudoc.echr.coe.int/tur#{%22fulltext%22:[%22\%22CASE%20OF%20DELFI%20AS%20v.%20ESTONIA%20-%20[Turkish%20Translation]%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Justice\%22%22],%22documentcollectionid2%22:[%22GRANDCHAMBER%22],%22itemid%22:[%22001-157287%22]}
(3)Karar için bkz: www.kazanci.com
(4)Karar için bkz: https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/5653
(5)Yargıtay 19. Ceza Dairesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/6/2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 Sayılı kararına atıfta bulunduğu, 05/06/2017 tarihli ve 2016/15510 E. 2017/5325 K. sayılı kararında unutulma hakkı ile ilgili şu açıklamalarda bulunmuştur.Unutulma hakkını; unutulma hakkı ve bununla ilişkili olan gerektiği ölçüde ve en kısa süreliğine kişisel verilerin depolanması veya tutulması konuları, aslında kişisel verilerin korunması hakkının çatısını oluşturmaktadır. Her iki hakkın temelinde bireyin kişisel verileri üzerinde serbestçe tasarruf edebilmesini, geçmişin engeline takılmaksızın geleceğe yönelik plan yapabilmesini, kişisel verilerin kişi aleyhine kullanılmasının engellenmesini sağlamak yatmaktadır. Unutulma hakkı ile geçmişinde kendi iradesi ile veya üçüncü kişinin neden olduğu bir olay nedeni ile kişinin geleceğinin olumsuz bir şekilde etkilenmesinin engellenmesi sağlanmaktadır. Bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuz etkilerden kurtularak geleceğini şekillendirebilmesi bireyin yararına olduğu gibi toplumun kalitesinin gelişmişlik seviyesinin yükselmesine etkisi de tartışılmazdır. Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir. Unutulma hakkı kapsamında gerekli şartların oluşması halinde, internet arşivinde yer alan ve kişilik haklarını ihlal eden internet yayınlarının erişime engellenmesinin mümkün olabileceği değerlendirilmiştir. Bkz:www.kazanci.com
(6) Kararlar için bkz: www.kazanci.com
(7)Bkz: www.kazanci.com
(8)Yargıtay 19. Ceza Dairesi verdiği kararlarında dilekçe ekinde URL adreslerinin çıktılarının bulunması gerektiğini, bilirkişi incelemesi yaptırılmasını belirtmektedir. Bkz: Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 29.04.2019 tarih ve E. 2019/23945- K. 2019/7563 sayılı, 08.04.2019 tarih ve E.2019/18935-K. 2019/6882 sayılı Kararları. Kararlar için bkz: www.kazanci.com
(9)Madde Gerekçesi için bkz:https://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-3050.pdf
(10)Bkz: https://www.google.com/webmasters/tools/legal-removal-request?complaint_type=rtbf&visit_id=637352325483750902-553154071&hl=tr&rd=1
(11)Detaylı bilgi için bkz: https://transparencyreport.google.com/government-removals/overview?hl=tr&removal_items=group_by:reasons;period:&lu=request_country&request_country=period:;authority:TR Makale için de atıf yapalım.